İşyeri Kapatma Kararları ve İptali Kulaçoğlu Hukuk Bürosu

Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler (…)dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz. Gelir Vergisi Kanunu’nun sistematiği uyarınca bir harcamanın gider olarak kabul edilebilmesi için kanunen gider olarak indirilmesinin yasaklanmamış olması yeterli değildir. Bu harcamanın aynı zamanda kanunen kabul edilen bir gider olarak da öngörülmesi gerekmektedir. Maddesi, gayrisafi gelirden indirilerek safi gelire ulaşılmasını sağlayan harcamaları belirlerken, 41. Maddeden farklı olarak tahdidi bir listelemeye gitmemiş; gelirin elde edilmesi veya idamesi amacıyla yapılan genel giderlerin de indirim konusu yapılabileceğini hükme bağlamıştır. Gelir Vergisi Kanunu’nun bu tutumu uyarınca ilgili harcama ile elde edilen gelir arasında bir illiyet bağının varlığı yeterli görülmekte[17], Gelir Vergisi Kanunu’nun 40.maddesi, ilgili harcamanın yasaya veya ahlaka aykırı olmaması kaydıyla indirime konu edilmesi gibi bir kaygı içermemektedir[18]. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Ukrayna’nın Rusya kontrolü altındaki bölgelerinde Ukraynalı çocukların kaçırıldığına ve/veya Rusya’ya zorla göç ettirildiğine ve bu bağlamda savaş suçu işlendiğine dair kuvvetli delillerin mevcudiyeti iddiası ile 17 Mart 2023 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rusya’nın Çocuk Hakları Komiseri Maria Alekseyevna Lvova-Belova hakkında tutuklama kararı çıkardı. Tutuklama kararı özellikle Batı ülkelerinde takdirle karşılandı ve adaletin tecelli etmesi yönünde önemli bir adım olarak değerlendirildi. Her ne kadar Rusya’nın Ukrayna’ya silahlı müdahalesi uluslararası hukuku açıkça ihlal etmekteyse ve çatışmalar sırasında iki tarafın da savaş suçları ve insanlığa karşı suçları işlediklerine dair iddia ve veriler mevcut olsa da, kanımızca bu tutuklama kararı gerek hukuki gerekse siyasi yönden ziyadesi ile sorunlu görünmektedir. Bu noktada önemle belirtmek isteriz ki, idarenin tüm eylem ve işlemlerinin kamu yararı amacıyla tesis edilmesi ve gerek esas gerekse usul yönünden hukuka uygun olması gerekir. Fakat bazı hallerde idari işlem tesis edilirken usuli birtakım kurallar görmezden gelinmekte olup, bu durum, idari işlemi, hukuka aykırı hale getirmektedir. Söz gelimi, işletmenin faaliyetten men edilmesine ilişkin yetki, mahallin en büyük mülki amirine aitken işyerinin doğrudan kolluk tarafından kapatılması mevzuata aykırıdır.

FETÖ/PDY tarafından gizli haberleşme programı olarak kullanıldığı kabul edilen “ByLock” ile ilgili kararların kamuoyuna yansıdığı ve bu karar üzerinden “ByLock” programının delil değerinin ve gücünün tartışıldığı görülmektedir. Türk Ceza Hukuku’nda kusur, kasttan ve taksirden doğan sübjektif sorumluluktur. Suçun manevi unsuru denildiğinde, kişi ile işlediği fiil arasındaki manevi bağ anlaşılmaktadır . Tipikliğin yalnızca objektif değil, sübjektif unsurlarının da gerçekleşmesi halinde, fiil sübjektif olarak da faile isnat edilebileceğinden, tipik haksızlığın tüm unsurları bakımından failin, kasten veya en azından taksirle hareket ettiğinin tespit edilmesi gerekmektedir . Failin; gerçekleştirdiği fiille ilgili olarak taksirle dahi hareket ettiği belirlenebilmekte ise, öngörülebilir olmayan bir neticeden sorumlu tutulması mümkün olamayacağından, ceza sorumluluğu gündeme gelmeyecektir. Yeni yönetim sistemi konusunda ortak hareket eden 6 siyasi partinin 28 Şubat 2022 günü “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” adlı Deklarasyonunun önemli başlıkları ve içerikleri bir kenara bırakıldı ve tartışma, Deklarasyonda neden “C. Yeni Bir Sistem Öneriyoruz” başlığı altında neden “1921 Anayasasının nispeten kapsayıcılığının peşinden kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sonraki Anayasalarında daha dar kalıplara girmiştir.” cümlesine yer verildiği, bununla amaçlananın ne olduğu ve 1924 Anayasası’na değinilmemesinin gerekçesinin ne olduğu üzerine odaklandı. Hükümlünün yasal olarak Covid iznine ayrılma hakkı bulunmamasına rağmen, sehven bu izinden faydalandırılması halinde dışarıda geçirdiği sürelerin infazdan sayılıp sayılmayacağı tartışılabilir. Maddelerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Cumhurbaşkanının seçimine ilişkin genel çerçeve çizilmiştir. Cumhurbaşkanının adaylık ve seçimine ilişkin Anayasa m.101’de ayrıntılı bir düzenlemeye yer verilmiş, milletvekili seçilme yeterliliği ise Anayasa m.76’da belirtilmiş, Anayasa m.75’de ise TBMM’nin genel oyla seçilen 600 milletvekilinden oluşacağı ifade edilmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmının “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlıklı onuncu bölümünde malvarlığına karşı suçlar düzenlenmiştir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin (İHAM) “hukuki kesinlik”, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ise “hukuki belirlilik” olarak adlandırdığı ilke, hukuk devletinin asli gereklerinden birisidir.

Uygulamada polis veya jandarmanın, Kanunda öngörülen usule uygun olmayan ve elde edilen delillerin hukuka aykırı sayılmasına yol açan işlemleri gerçekleştirdiği görülmektedir. Marka hakkına tecavüz; başta 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 5833 sayılı Kanunun 2. Maddeleri ile düzenlenen 61 ve 61/A maddelerinde , şu an ise 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29 ve 30. Cezai hükümleri içeren bu düzenlemelerin her ikisinde de yaptırım şikayet şartına bağlanmıştır, yani ilgili kişinin şikayeti olmadan, soruşturma başlatılamayacak veya şikayetin geri alınması halinde, kovuşturma evresine geçilmiş olsa da kişi cezalandırılamayacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” adı altında Kanun Teklifi verilmiş olup, bu Teklifinin 29. Maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlığı altında 217/A maddesi ile yeni bir suç tipinin eklenmesinin amaçlandığı görülmektedir.Bu yazımızda, TCK’ya eklenmesi teklif edilen 217/A maddesinde düzenlenmesi önerilen suç incelenecek ve bu suç tipine ilişkin eleştirilerimize yer verilecektir. Çıkar amaçlı suç örgütleri ile ilgili koşullu salıverilme hesabında; Türk Ceza Kanunu m.6/1-j’de yer alan “örgüt mensubu” tanımının, örgüt mensubu olanlar hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanacağını öngören TCK m.58/9’un ve örgütlü suçlarda koşullu salıverilmeyi düzenleyen 5275 sayılı İnfaz Kanunu m.107/4’ün dikkate alınması gerekir. Daha önce Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ile elkoyma tedbiri konusunda birçok yazı yazdık, ancak tüm bunlara rağmen uygulamada, MASAK’ın görev ve yetkileri ile elkoyma tedbiri konusunda farklı ve aşırı yöntemlerin tatbik edilebildiği, bunların da Anayasa m.35 ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 1. Maddesi tarafından güvencesi altında bulunan kişinin mülkiyet ve zilyetlik haklarını kısıtladığı görülmektedir.

Bununla birlikte, bu ilaçları almak gerekliyse, doktor ile huzursuz bacak sendromunu yönetmeye yardımcı olacak ek ilaçlar hakkında görüşme yapmak gereklidir. Muayene için başvurulan nörolog, öncelikle bireyin tıbbi geçmişi hakkında bilgi alacak ve belirtilerin anlatılmasını isteyecektir. Uçar, mücadele kapsamında kumar oynanması için yer ve imkân sağlandığı tespit edilen 2019 yılında 6 bin 612, 2020 yılında 9 bin 24 ve 2021 yılında ise 25 bin 322 internet sitesinin erişime engellenmesi için BTK’ya iletilen talep doğrultusunda kapatma işlemi yapıldığını kaydetti. İdarenin şans oyunlarını “sorumlu oyun” anlayışı ve “kurumsal, sosyal sorumluluk” ilkesi çerçevesinde düzenlediğine dikkat çekerek, okul, yurt, gençlik merkezi gibi çocukların ve gençlerin yoğun olarak bulunduğu yerlere bayilik verilmediğini, çok sayıda talep olmasına rağmen bayilik sayısının 5 bin adetle sınırlandırıldığını söyledi. Akdeniz, bu aşamada hukuken yapılacak tek adımın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurmak olduğunu kaydetti. Erişim engeli sorunu, İfade Özgürlüğü Derneği’nin raporlarına da yansıyor. Prof. Dr. Yaman Akdeniz’in kurucusu olduğu İfade Özgürlüğü Derneği’nin EngelliWeb raporuna göre, her yıl internet sitelerine getirilen erişim engelleri sayısı artıyor. Rapora göre, 2018 yılı sonu itibarıyla Türkiye’den toplam 347 bin 445 alan adı erişime engellendi. 2020’de 467 bin 11 alan adı erişime engellenirken 2021 sonu itibarıyla bu sayının 574 bin 798’e çıktığı tespit edildi. Geçen yıl ise Türkiye’den toplam 712 bin 558 web paribahis ve alan adına 814 farklı kurum ve hâkimlikler tarafından verilen toplam 616 bin 239 farklı kararla erişim engeli getirildi.

Ancak Müslüman kadınlar, yalnızca Müslüman erkeklerle evlenebilmektedirler ve bir kadının, Suudi Arabistan dışında diğer Müslüman ülkelerden bir erkekle evlenebilmesi için devletin izin vermesi gerekir. Boşanma veya dul kalma durumunda, bir kadın erkek çocuğunun velayetini en fazla yedi yaşına kadar, kız çocuğunun velayetini ise dokuz yaşına kadar elinde tutabilir. Bu yaşlardan sonra ise, çocuklarının velayetini ya babalarına ya da babalarının ailesine vermek zorundadır. Nafaka konusunda ise kadın boşandığı eşinden üç ay için nafaka parası alabilmektedir. Her zaman haksız kazanç’ın nedeni kimsenin kimseden haberdar olmadığı denetimsiz alanların mevcut olmasıdır. Bütün bunlar, çocukların haklarının, yetişkinler tarafından farkında olması ile aşılabilecek sorunlardır; bu hakların tam anlamıyla uygulanabilmesi için, hukuk kurallarının ötesinde, toplumsal olarak uygulanabilirlik zemini oluşturmak gereklidir.

  • Bu yazımızda, yukarıda zikredilen şikayetlerin bireysel başvuru incelemesinde ne şekilde ele alındığı ve AYM’nin adil/dürüst yargılanma hakkı kapsamında yaptığı incelemede derece mahkemelerinin delillere ilişkin değerlendirmelerini ne ölçüde denetlediğini ortaya koymaya gayret edeceğiz.
  • Kentsel dönüşümün odağına doğal yaşamın korunmasını ve yaşanabilir kentlerin inşa edilmesini alacağız.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunda ve “kuvvetler ayrılığı” ilkesini benimsediğinde tartışma bulunmamaktadır. Anayasa m.2’de hukuk devleti, m.9’da “kuvvetler ayrılığı” ilkesi, m.11’de Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü, m.138/4’de de yargı kararlarına herkesin uymak zorunda olduğu açıkça ifade edilmiştir. Tüm bu ilke, esas ve hükümler; hukuk güvenliği hakkı başta olmak üzere, “eşitlik” ve “adalet” ilkelerinin de güvencesini oluşturur. Bununla birlikte; pratikte yargı kararlarının, özellikle Anayasa Mahkemesi ve idari yargı kararlarının infazında sorunlar yaşandığı ve bazı yasa değişiklikleri ile yargı kararlarının aşıldığı görülmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.91/3’de toplu suçlarda gözaltı süresi; ana süre 24 saat ve uzatması da her defasında 1 günü geçmemek kaydıyla 3 gün, yani 4 gün olarak belirlenmiştir.

Gerçek ve tüzel kişiler yürürlükte olan hukuk kurallarına uygun olmayan veya söz konusu hukuk kurallarının emrettiği yahut yasakladığı bazı fiil ve davranışların aksi yönünde eylemlerde bulunabilirler. Bahsi geçen eylemler ceza kanunları uyarınca bir suç teşkil edebileceği gibi aynı zamanda vergi kanunları uyarınca bazı sonuçların doğmasına da sebebiyet verebilir. Konuya bu yönüyle baktığımızda akla gelen ilk soru “Ceza Kanunları açısından suç unsurlarını bünyesinde barındıran veya diğer yasal düzenlemeler ile yasaklanmış bulunan bir fiilin aynı zamanda vergi kanunları açısından da bir sonuç doğurması durumunda her iki sonucunda ayrı ayrı vuku bulması, cereyan etmesi mümkün müdür? Türk Hukuk Tarihi 2 dersi ile İslam Osmanlı hukukunda gerçek kişiler, kölelik, vakıflar, nişanlanma, evlenme, boşanma, şer’i miras hukuku ve adi intikal, Osmanlı arazi çeşitleri, tımar sistemi ve özellikleri, Tanzimat sonrası Osmanlı Hukuku ve bugünkü hukuk sistemine geçiş süreci öğretilmektedir. Bu şekilde, söz konusu kural ve müesseselere neden ihtiyaç duyulduğu, nasıl değişikliklere uğradığı ve hangi nedenlerle ortadan kalktığı kavratılmaktadır. Öğrencilere özellikle güçlü ve zengin bir hukuk kültürü, hukuk nosyonu ve hukuk düşüncesi kazandırmayı gaye edinen ders ile  aynı zamanda değişen şartlar ve ihtiyaçlar sonucunda pozitif hukuk bir süre sonra yetersiz hale geldiğinde, yetersiz kalan hukuku güncelleştirmek için gerekli olan derin bir hukuk mantalitesinin öğretilmesi hedeflenmektedir. Yine bahsi geçen ders ile Türk hukuk devriminin neden gerekli ve önemli olduğunun öğretilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca özellikle vakıflar ve miras hukuku konusunda 1926 yılında Medeni Kanunun kabulünden önceki döneme ait ve günümüzde devam eden davalarda Osmanlı hukuku ilkeleri uygulandığı için bu konuda öğrencilerin bilgilendirilmesi amaçlandırılmaktadır.

Kentsel dönüşüm uygulaması, 35 ilde yaklaşık 6,5 milyon konut ve 26 milyon insanımızı ilgilendiren önemli bir konudur. Bu kanun çıkarılmadan önce yeterince tartışılmamış; sosyo-ekonomik, hukuki, psikolojik ve hak boyutu çok önemli olmasına rağmen ilgililerin, STK’ların, meslek odalarının ve üniversitelerin katkısı talep edilmemiştir. Dolayısıyla Kanun, kelime ve kavram kargaşası içerisinde değerini yitirmiştir. Tarımsal üretimin olmazsa olmazlarından olan tarım işçisinin temin edilmesi, her geçen gün daha büyük sorun olmaya başlamıştır. Yeterli sayıda tarım işçisi bulamadığı için üretimi bırakan veya düşük katma değerli üretimlere yönelen toprak sahipleri söz konusudur. Tarım işçileri ve ailelerine; barınmaları için barınak, çocuklarına eğitim imkânı, sosyal güvenlik imkânı, sağlık hizmetleri vererek, tarım işçiliğini özendireceğiz. Ülkemiz çiftçilerinin önemli bir bölümü küçük üretici olduğundan, girdi temininde ve mahsul satışında pazarlık güçleri zayıftır. Birlikler, yüksek miktarda alım ve satım yapabileceğinden, etkinleştirildiğinde pazarlık gücü yüksek olan yapılardır. Birliklerin, uygun fiyata girdi alımı ve üretilen mahsulün değerinde satışı hususlarında yetkilendirilmesini ve desteklenmesini sağlayacağız. Özellikle yerli ve milli girdi kullanımı konusunda birlikleri teşvik edeceğiz. Birliklerimizi, alımda ve satımda piyasa fiyatını belirleyici konuma getirerek çiftçilerimizin girdi maliyetlerini ucuzlatacak, satış fiyatlarının ise değerini koruyacağız. Çiftçimiz, başta Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifine olan borçları nedeniyle icralık olmuş, tarlası, traktörü haczedilmiş, tarımsal faaliyetleri yapamaz yürütemez hale gelmiş, sürekli borçlanmak zorunda kalmıştır.

Aile içerisinde olmayacağı yanılgısının çok yoğun olduğu cinsel şiddet, genellikle saklama, gizleme, utanma gibi nedenlerle ortaya çıkmamaktadır. Ancak Kapalı ve kalabalık yaşam koşullarına sahip aile modellerinde bilinenden çok yaygın olan bu halin giderilmesi için yasal çalışmaların yapılması, toplum sağlığını doğrudan etkileyen vakaların önlenebilmesi için de önemlidir. Cinsel istismarın, anne, baba, dede gibi çocuğun üst soyundan biri ya da amca, dayı, hala, teyze mesafesine kadar olan akrabalardan biri ya da veli, üvey anne-baba gibi çocuğu korumakla yükümlü biri tarafından gerçekleştirilmesi, cezayı ağırlaştırıcı bir neden olarak düzenlenmiştir. Çocuğun cinsel istismar sonrasında beden veya ruh sağlığının bozulması, bir başka ağırlaştırıcı nedendir. Mülkiyet ve miras hakları, vergilendirme yetkisine karşı en duyarlı olan haklardandır. Çünkü her vergi veya mali yüküm, mülkiyete yönelen bir müdahale niteliğindedir. “İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir” hükmünü havidir.

Este sitio web utiliza cookies para que usted tenga la mejor experiencia de usuario. Si continúa navegando está dando su consentimiento para la aceptación de las mencionadas cookies y la aceptación de nuestra política de cookies, pinche el enlace para mayor información. ACEPTAR

Aviso de cookies
× ¿Cómo puedo ayudarte?